İlk Yerleşim Yeri

İlk Yerleşim Yeri

Dünya genelinde yıllardan boyu yapılan arkeolojik çalışmalar, ilk yerleşim yeri konusundaki görüşlerin çeşitlenmesini sağlar. Ancak çalışmaların genel yaklaşımı göz önünde bulundurulduğunda ilk yerleşim yeri olarak Anadolu topraklarını göstermek mümkündür. Bugüne kadar sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış olan Anadolu, insanların burada yerleşik hayata geçtiği düşüncesini güçlendiren çok sayıda kalıntıya sahiptir.

Anadolu tarihinde ilk olarak nitelenebilecek sayısız olay ya da gelişme var. Peki, dünyadaki ve Anadolu’daki ilk yerleşim yerleri neresidir? Ya da Türklerin ilk yerleşim yeri olarak nitelenebilecek bir bölge var mı? Gelin, tüm bu soruların cevaplarına birlikte bakalım.

Dünyadaki İlk Yerleşim Yeri Neresidir?

Şanlıurfa şehir merkezine yaklaşık 15 kilometrelik mesafede bulunan Göbeklitepe, M.Ö. 11.000 yılına dek uzanan geçmişiyle bilinen ilk yerleşim yeri olma özelliği taşır. 1964 yılında keşfedilen bu alan, aslında yerleşim alanından ziyade anıtsal bir ibadet alanıdır. Doğal bir yükseltinin üzerinde konumlanan ve çevresi simetrik şekilde taşlarla çevrilmiş olan Göbeklitepe’nin ibadet alanı olması, yakınlarında bir yerleşim yeri olduğu fikrini de güçlendirir.

İngiltere’de bulunan Stonehenge’i de andıran T şeklindeki devasa dikilitaşların üzerine çok sayıda ilginç detay oyulmuştur. Yırtıcı hayvan tasvirleri, bölgedeki bitki ve ağaç çeşitliliği dikkat çekicidir. Ayrıca bu taşlardaki aslan figürleri, bu canlıların zamanında Anadolu coğrafyasında da yaşadığını gösterir. İnsan figürleriyse oldukça azdır. Tarihte bilinen ilk yapı kompleksi olan Göbeklitepe muhtemelen avcı-toplayıcı toplulukların birlikte inşa ettiği bir yapıdır. Bu da Göbeklitepe’nin kolektif yaşama geçiş yapılan ilk yerleşim yeri olduğuna dair önemli bilgiler sunar.

Anadolu’daki İlk Yerleşim Yeri Neresidir?

Her ne kadar bazı kaynaklarda Göbeklitepe’nin ilk yerleşim yeri olduğu fikri güçlüyse de aslında burası bir ibadet alanıdır. Bu nedenle buranın doğrudan ilk yerleşim yeri olmadığını savunan fikirler de bulunur. Ancak Konya il sınırları içinde bulunan Çatalhöyük tamamen yerleşim yeridir ve pek çok kaynakta dünyadaki ilk yerleşim yeri olarak kabul edilir. Bu nedenle Konya ilk yerleşim yeri kazı alanı Türkiye’de en çok turist çeken noktalardan biridir.

Geçmişi bundan 9.000 yıl öncesine kadar uzanan Çatalhöyük 34 dönümlük alanı kapsayan bir mega-köy olarak tanımlanır. Bu neolitik çağ yerleşim yeri toplamda 8.000 kadar insana ev sahipliği yapmıştır. Burada Göbeklitepe’de olduğu gibi anıtsal yapılar bulunmaz. Bunun yerine birbirine bitişik şekilde inşa edilmiş kerpiç evler bulunur. Evlere bugünkünün aksine çatıdan girilir, şehirde dolaşmak için gerekli olan yollar evlerin çatılarındadır.

Yapılan kazılar sonucunda el yapımı eşyalar, hayvan figürinleri, çok katmanlı sıva boyaları bulunmuştur. Ayrıca Çatalhöyük’te yaşayan insanların kendi yiyeceklerini yetiştirdikleri, avlandıkları, kendi fırınlarını inşa ettikleri, obsidyen bıçaklar, kil çömlekler yaptıkları, kendi giysilerini diktikleri de ortaya çıkmıştır. İlk yerleşim yeri ve önemli bir miras olarak kabul edilen Çatalhöyük, şehirleşmenin başlangıcına ve neolitik dönemde ev yaşamının nasıl olduğuna dair en önemli örnekler arasındadır.

Nasıl ki ilk filozoflar ya da ilk alimler Anadolu topraklarından çıktıysa, ilk yerleşim yeri ya da kolektif yaşamın da Anadolu’da çıkmış olması aslında şaşırtıcı değil.

Türkiye’de İlk Yerleşim Yerleri Neresidir?

Türkiye’de ilk yerleşim yerleri Diyarbakır’daki Göbeklitepe ya da Konya yakınlarında bulunan Çatalhöyük ile sınırlı değildir. Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde bulunan Çayönü de ilk yerleşim yerleri arasında gösterilir. Yapılan çalışmalar sonucu 8.000 metrekarelik kısmı gün yüzüne çıkarılmış olan Çayönü, ilk yerleşim yeri nitelemesinin ötesine geçerek insanlardaki yaşam biçiminin dönüşmeye başladığına dair önemli bulgular sunar.

Yapılan kazılarda Çayönü sakinlerinin taş işçiliğiyle çeşitli tarım aletleri yaptıkları ve aynı zamanda buğday, nohut, mercimek, bezelye yetiştirdikleri ortaya çıkmıştır. Ayrıca köpek, koyun, keçi, sığır gibi hayvanlar da evcilleştirilmiştir. Bu da insanların avcı-toplayıcı yaşamdan üretime dayalı bir düzene geçtiklerini göstererek Çayönü’nün dünyanın ilk yerleri arasına girmesini sağlamıştır.

Dünyanın ilk yerleşim yeri denildiği zaman Türkiye sınırları içinde bulunan çok sayıda arkeolojik alandan bahsetmek mümkündür. Anadolu’daki Nevali Çori, Hallan Çemi, Hacılar, Gavurkale, Yumuktepe, Köşkhöyük, Arslantepe, İkiztepe, Canhasan gibi noktalar tarihte bilinen ilk yerleşim yerleri olarak gösterilebilir.

Dünyada Bilinen İlk Yerleşim Yerleri

Türkiye’de bilinen ilk yerleşim yeri Göbeklitepe olarak düşünülse de aslında ilk yerleşim yerleri yalnızca Anadolu’da konumlanmaz. Örneğin M.Ö. 8.000 yıllarına tarihlenen Jericho şehri de ilk yerleşim yeri listelerinin üstünde yer alan bölgelerdendir. Batı Şeria’da yer alan Jericho’da tarımın geliştiği, yerleşik yaşama geçildiği bilinir. İlk yerleşim yeri denildiği zaman akla ilk gelen bölgelerden bazıları şunlardır:

  • ABD’nin Kaliforniya eyaletinde bulunan Catalina Adası’nda insanların yerleşik yaşama geçtiğine dair izler bulunmuştur. Bu izler M.Ö. 7000 yılına kadar uzanır.
  • Çin’de bulunan neolitik bir yerleşim alanı olan Jiahu, M.Ö. 7000 yılına tarihlenir. Burada yerleşik hayata geçildiğini gösteren izlerle birlikte müzik aletleri ve dinsel ritüellerde kullanılan malzemeler de bulunmuştur.
  • Aleppo ya da Türkiye’de bilinen ismiyle Halep şehrinin tarihi M.Ö. 6.000 yılına kadar uzanır. Bu şehirde yaşam farklı medeniyetlerin kontrolü altında bugüne kadar gelmeyi başarmıştır.
  • Türkmenistan’da bulunan Catal Huyuk, M.Ö. 5.000 yılına kadar uzanan köklü yerleşim yerleri arasındadır.
  • Bugün Pakistan’da bulunan, eski Hint şehirlerinden biri olan Mohenjo-Dara’nın geçmişi M.Ö. 2600 yılına kadar uzanır.

Dünyanın farklı bölgelerinde yapılan kazılar göz önünde bulundurularak bu ilk yerleşim yeri listesi uzatılabilir. Kazılarda sürekli ortaya çıkan yeni bulgularla birlikte bu listeye yeni yerleşim yerleri de katılabilir.

İlk Çağ Uygarlıkları Yerleşim Yerleri

İlk çağ uygarlıkları denildiği zaman Mezopotamya’da Ur ve Uruk, Anadolu’da Hattuşa ve Gordion, Mısır’da Memphis ve Teb akla gelir. Bugün Fırat Nehri’nin hemen kıyısında konumlanmış olan Sümer şehri Uruk, çivi yazısının kullanıldığı ilk şehir devleti olma özelliği taşır. Gılgamış Destanı gibi eserler burada ortaya çıkmıştır. Bölgede tanrı Anu’ya adanmış büyük bir Ziggurat bulunur. Ur ise Sümerlerin en güçlü kentlerinden biridir. Zengin kraliyet mezarları dikkat çekici Ziggurat mimarisi bu kenti önemli hale getirir.

Çorum’da bulunan Hattuşa Hitit İmparatorluğu’nun başkentidir. Tapınaklar, saraylar, kaya kabartmaları bu şehrin en önemli özellikleridir. Yazılıkaya’da bulunan dini tasvirler ile çivi yazılı tabletler Hitit toplumunun gündelik yaşamına dair bilgiler verir. Efsanelerle dolu Frig başkenti olan Gordion ise Ankara yakınlarında bulunur. Elde edilen buluntular Friglerin tarım, dokuma, hayvancılık gibi konularda ileride olduğunu göstermiştir.

Kahire yakınlarında konumlanan Memphis, Mısır’ın eski siyasi ve dini merkezleri arasında yer alır. Nil’in verimli toprakları sayesinde döneminin önemli şehirlerinden biri haline gelmiştir. Luksor civarında kurulmuş olan Teb ise Karnak ile Luksor tapınaklarına ev sahipliği yapar. Tutankhamun gibi firavunların mezarları ise bölgedeki Krallar Vadisi’nde bulunur.

Tüm dünyada ilk yerleşim yeri olarak gösterilebilecek çeşitli noktalar var. Ancak avcı-toplayıcılıktan yerleşik yaşama geçen insanların kurdukları ilk yerleşim yeri büyük ihtimalle Anadolu topraklarının sınırları içinde bulunuyor. Bu da bize aslında geçmişimizin ne kadar dolu olduğunu, sahip olduğumuz kültürel mirasın önemini tekrar tekrar hatırlatıyor.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir